İman, sağlığın yarısı
İnsanın sağlığı “iç denge”den geçiyor...
İnançlarımızla sağlığımız arasında köklü bir bağ olduğunu biliyor muydunuz?
Evet iman, sağlığın yarısı…
Hatta kamil iman ile tamamı bile denilebilir. İman ile şekillenen duygularımız, tavırlarımız ve davranışlarımız bizi huzura, huzur ise sağlıklı bir hayata taşıyor.
Bunda şaşılacak bir taraf yok diyor, uzmanlar. Onlara göre günümüzün tıbbi gelişmeleriyle ortaya çıkan bir gerçek var:
İnsanın sağlığı “iç denge”den geçiyor. İç dengenizdeki huzur elbette duygularınıza, davranışlarınıza yansıyor. Öfkesiz, güler yüzlü, hayır düşünceli, hoş görülü, düzenli bir hayat çizgisi takip ediyorsunuz. Her işinizi “iman gerçeği” çerçevesinde daima vicdanınızla birlikte yapma çabası içinde oluyorsunuz. Bu huzurlu iç denge vücuttaki bütün organları stresten uzak, yaradılışlarına uygun tempoda çalışmasını sağlıyor.
Kuvvetli bir bağışıklık sistemi sağlıklı insanın ilk şansı. Bunu daha anne karnında iken kazanmaya başlıyor insan. Huzurlu, inançlı bir annenin doğurup emzirdiği çocuk, bütün emsallerinden daha güçlü bir bağışıklık sistemi ile donanmış olarak hayata atılıyor.
Stres ciddi bir hastalığa yakalanma riskini arttırıyor. Haset, kin, hile gibi olumsuz düşünceler vücudu güçsüz düşürüyor.
Sevgi insana pozitif bir enerji veriyor, sindirimi düzenliyor, rahat uyku uyutuyor. Dünyaya aşırı bağlılık, hırs, ağır tepkili bir hayat ülser, yüksek tansiyon ve migren gibi rahatsızlıklara zemin hazırlıyor.
Ne kadar “ene” yani “ben” diyen bir karakterde iseniz, sağlıkta o kadar kayıptasınız. Bünyeniz, sizden esnek olabilmeyi, hayırsever olmanızı bekliyor. “Ene”sini tatmin edebilmek için insanın harcadığı olağanüstü enerji, endişe ve yaşadığı stres ona kalp krizi bile geçirtebilir.
Uzmanlar, hayatınızın nihai bir anlamı olsun diyorlar.
Gönül ehlinin de aynı tavsiyeyi yapması, asrımızın en büyük buluşması denilebilir.
Kaynak: Vakit Gazetesi