Bu başlığı niye attım, anlatayım.
Bir büyük insanlık dramının ifadesi bu başlık. Ve Gazze ile ilgili değil. Önce şu haberi okuyalım: HAMAS'ın siyasi liderlerinden Nizar Reyyan'ın evi İsrail bombardımanında üzerine 5 ton bomba atılarak berhava edildi ve 11'i çocuk, komutan dahil 16 kişi can verdi. Sorayım: Nizar Reyyan bize sığınmış olsaydı, onu İsrail'e teslim eder miydik? Türkiye'nin Filistin konusunda duyarlı olduğunu biliyoruz, onun için bu soru bile fazla diyebiliriz. Ama ne olur ne olmaz, diplomatik ilişkiler her şeyi allak bullak edebiliyor.
Türkiye'nin işi kolay değil. Ama insani bir duruş sergilemek de kaçınılmaz bir insanlık görevi gibi duruyor. Başlıktaki soruya gelince o oraya, Meşal için değil, "Sınır dışı edilmek istenen Çeçen komutan" diye medyaya yansıyan İmran Abdülazimov için konmuştur Evet, öyle bir dram yaşanıyor şu anda İstanbul Emniyeti'nde... İki kız kardeşi Ruslar tarafından, biri üzerine gaz döküp yakılarak şehid edilmiş Abdülazimov'un... Damadı da şehitler arasında... Kendisi, ailesi ile birlikte Türkiye'ye sığınmış. Ciddi sağlık sorunları var. Savaşta yaralanmış, dalak ve ciğerinin bir kısmını kaybetmiş.
İki ay kadar önce aniden eve gelen polisler tarafından gözaltına alınmış. Sonra Ruslara iade edilmek üzere havaalanına götürülmüş. Neyse ki orada, insan haklarıyla ilgilenen sivil toplum kuruluşlarının müdahalesi olmuş, komutan da pasaportunu yırttığı için gönderilememiş. Halen gözaltında ve halen gönderme girişimlerinin sürdüğü, komutana iadeye direnmemesi için psikolojik baskı yapıldığı ifade ediliyor. Bunun için Çeçen komutandan bilet parası alınmış. Eş ve çocuklar perişan. Uyku durak yok. Sadece gece boyunca dua ediyorlar. Ruslara teslim edilmesi halinde babanın katledileceğinden eminler...
***
Evet, durum bu. Şimdi başlıktaki soruya gelelim. Halid Meşal, Hamas liderlerinden. İsrail Hamas'ı "terörist" diye niteliyor ve şu anda yürüttüğü yok edici harekatı, "terörle mücadele" değerlendirmesine dayandırıyor. Hamas liderlerinden Nizar Reyyan'ın evini, içinde çoluk - çocuk var mı diye düşünmeden bunun için vurdu. Vaktiyle, başından başka vücudunun bütün uzuvları felçli olan Şeyh Ahmet Yasin'i buna dayanarak katletti. Rusya da, Çeçenlerin bir kısmını terörist olarak niteliyor ve onlara ateş kusuyor. Ne yapacağız? Ruslar ateş kusmakta haklı mı diyeceğiz? Ruslar Grozni'yi yerle bir ederken, kadın - çocuk demeden boğazlarken bu vahşeti "terörle mücadele"nin meşruiyetine mi hamledeceğiz?
***
Türkiye'nin işi zor, kabul. Kendisi terörle mücadele ederken, başka terörle mücadele iddialarını, ceffel kalem reddetmesi kolay değil. Ama Türkiye'de herkes biliyor ki, Çeçenistan olayı da, Filistin olayı da farklı. Şimdi Türkiye, Filistin'de bu farklılığın altını çiziyor. Hamas'la ilişkisini, İsrail'in bütün karşı iddialarına rağmen sürdürüyor. İsrail'in tavrını zaman zaman "Devlet terörü" olarak suçlamaya kadar gidildi. Onun için ben, başlıktaki soruya Ankara'nın cevabının "Hayır, Meşal'i ya da Türkiye'ye sığınan herhangi bir Filistinli lideri İsrail'e iade etmezdik" şeklinde olacağını umuyorum. Ve onun için, sağlık sorunlarıyla boğuşan Çeçen komutan için de yapılacak muamelenin "Ruslara iade" olmaması gerektiğini düşünüyorum.
Çeçen komutanın bir kız kardeşi, Azerbaycan tarafından Ruslara iade edilmiş ve o kız kardeş katledilmiş. -Babamızı katletsinler diye mi Ruslara iade edeceksiniz? Diye ağlaşan eş ve çocuklara ne denecek? Türkiye'nin işi zor, kabul, ama bir formül bulunmalı. Bu insanlık dramına katkıda bulunmamalı. Türkiye nasıl, İsrail vahşeti karşısında, onaylayıcı, meşrulaştırıcı tüm kesimlerden farkını ortaya koyuyorsa, Çeçen dramı konusunda da aynı farkı ortaya koymayı başarmalı.
Bu talebi Ankara'nın, benim kadar diri olduğunu düşündüğüm vicdanına sunuyorum.
Ahmet Taşgetiren
Bir büyük insanlık dramının ifadesi bu başlık. Ve Gazze ile ilgili değil. Önce şu haberi okuyalım: HAMAS'ın siyasi liderlerinden Nizar Reyyan'ın evi İsrail bombardımanında üzerine 5 ton bomba atılarak berhava edildi ve 11'i çocuk, komutan dahil 16 kişi can verdi. Sorayım: Nizar Reyyan bize sığınmış olsaydı, onu İsrail'e teslim eder miydik? Türkiye'nin Filistin konusunda duyarlı olduğunu biliyoruz, onun için bu soru bile fazla diyebiliriz. Ama ne olur ne olmaz, diplomatik ilişkiler her şeyi allak bullak edebiliyor.
Türkiye'nin işi kolay değil. Ama insani bir duruş sergilemek de kaçınılmaz bir insanlık görevi gibi duruyor. Başlıktaki soruya gelince o oraya, Meşal için değil, "Sınır dışı edilmek istenen Çeçen komutan" diye medyaya yansıyan İmran Abdülazimov için konmuştur Evet, öyle bir dram yaşanıyor şu anda İstanbul Emniyeti'nde... İki kız kardeşi Ruslar tarafından, biri üzerine gaz döküp yakılarak şehid edilmiş Abdülazimov'un... Damadı da şehitler arasında... Kendisi, ailesi ile birlikte Türkiye'ye sığınmış. Ciddi sağlık sorunları var. Savaşta yaralanmış, dalak ve ciğerinin bir kısmını kaybetmiş.
İki ay kadar önce aniden eve gelen polisler tarafından gözaltına alınmış. Sonra Ruslara iade edilmek üzere havaalanına götürülmüş. Neyse ki orada, insan haklarıyla ilgilenen sivil toplum kuruluşlarının müdahalesi olmuş, komutan da pasaportunu yırttığı için gönderilememiş. Halen gözaltında ve halen gönderme girişimlerinin sürdüğü, komutana iadeye direnmemesi için psikolojik baskı yapıldığı ifade ediliyor. Bunun için Çeçen komutandan bilet parası alınmış. Eş ve çocuklar perişan. Uyku durak yok. Sadece gece boyunca dua ediyorlar. Ruslara teslim edilmesi halinde babanın katledileceğinden eminler...
***
Evet, durum bu. Şimdi başlıktaki soruya gelelim. Halid Meşal, Hamas liderlerinden. İsrail Hamas'ı "terörist" diye niteliyor ve şu anda yürüttüğü yok edici harekatı, "terörle mücadele" değerlendirmesine dayandırıyor. Hamas liderlerinden Nizar Reyyan'ın evini, içinde çoluk - çocuk var mı diye düşünmeden bunun için vurdu. Vaktiyle, başından başka vücudunun bütün uzuvları felçli olan Şeyh Ahmet Yasin'i buna dayanarak katletti. Rusya da, Çeçenlerin bir kısmını terörist olarak niteliyor ve onlara ateş kusuyor. Ne yapacağız? Ruslar ateş kusmakta haklı mı diyeceğiz? Ruslar Grozni'yi yerle bir ederken, kadın - çocuk demeden boğazlarken bu vahşeti "terörle mücadele"nin meşruiyetine mi hamledeceğiz?
***
Türkiye'nin işi zor, kabul. Kendisi terörle mücadele ederken, başka terörle mücadele iddialarını, ceffel kalem reddetmesi kolay değil. Ama Türkiye'de herkes biliyor ki, Çeçenistan olayı da, Filistin olayı da farklı. Şimdi Türkiye, Filistin'de bu farklılığın altını çiziyor. Hamas'la ilişkisini, İsrail'in bütün karşı iddialarına rağmen sürdürüyor. İsrail'in tavrını zaman zaman "Devlet terörü" olarak suçlamaya kadar gidildi. Onun için ben, başlıktaki soruya Ankara'nın cevabının "Hayır, Meşal'i ya da Türkiye'ye sığınan herhangi bir Filistinli lideri İsrail'e iade etmezdik" şeklinde olacağını umuyorum. Ve onun için, sağlık sorunlarıyla boğuşan Çeçen komutan için de yapılacak muamelenin "Ruslara iade" olmaması gerektiğini düşünüyorum.
Çeçen komutanın bir kız kardeşi, Azerbaycan tarafından Ruslara iade edilmiş ve o kız kardeş katledilmiş. -Babamızı katletsinler diye mi Ruslara iade edeceksiniz? Diye ağlaşan eş ve çocuklara ne denecek? Türkiye'nin işi zor, kabul, ama bir formül bulunmalı. Bu insanlık dramına katkıda bulunmamalı. Türkiye nasıl, İsrail vahşeti karşısında, onaylayıcı, meşrulaştırıcı tüm kesimlerden farkını ortaya koyuyorsa, Çeçen dramı konusunda da aynı farkı ortaya koymayı başarmalı.
Bu talebi Ankara'nın, benim kadar diri olduğunu düşündüğüm vicdanına sunuyorum.
Ahmet Taşgetiren