BaBuGoY KöYü WeB SiTeSi

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
BaBuGoY KöYü WeB SiTeSi

BaBuGoY KöYü


    ABDULLAH GÜL ÇANKAYA'NIN KAPILARINI ÇERKESLERE AÇTI

    samil06
    samil06
    ADMİN
    ADMİN


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 331
    Yaş : 39
    Nerden : ANKARA
    Sülale : SHİKUE
    Ruh Hali : ABDULLAH GÜL ÇANKAYA'NIN KAPILARINI ÇERKESLERE AÇTI Idaree11
    Kayıt tarihi : 02/06/08

    Kişi sayfası
    Deneyim:
    ABDULLAH GÜL ÇANKAYA'NIN KAPILARINI ÇERKESLERE AÇTI Img_left100/100ABDULLAH GÜL ÇANKAYA'NIN KAPILARINI ÇERKESLERE AÇTI Empty_bar_bleue  (100/100)
    Basari Puani:
    ABDULLAH GÜL ÇANKAYA'NIN KAPILARINI ÇERKESLERE AÇTI Img_left100/100ABDULLAH GÜL ÇANKAYA'NIN KAPILARINI ÇERKESLERE AÇTI Empty_bar_bleue  (100/100)

    ABDULLAH GÜL ÇANKAYA'NIN KAPILARINI ÇERKESLERE AÇTI Empty ABDULLAH GÜL ÇANKAYA'NIN KAPILARINI ÇERKESLERE AÇTI

    Mesaj tarafından samil06 Salı Ocak 06, 2009 12:53 pm

    Cumhurbaşkanlığından alınan randevu gereği Federasyonumuzdan bir heyet bugün (5 Ocak 2009 Pazartesi) saat 16.00'da Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül’ü ziyaret ettiler.



    Çerkes toplumu ve taleplerinin konu edildiği görüşmeye federasyonumuzu temsilen Genel Başkanımız Cihan Candemir, Genel Başkan Yardımcımız Prof. Dr. Erol Taymaz, Genel Sekreterimiz Rahmi Aksu ve Genel Koordinatörümüz Cumhur Bal katıldılar.



    Samimi bir ortamda 45 dakika süren görüşmede federasyonumuz tarafından Cumhurbaşkanı’na, Çerkes toplumunun pek çok sorunu olduğu, ancak güncel ve öncelikli sorunların, Abhazya’ya direk seyahat imkanı sağlanması, TRT’de Çerkesce (Adıgece ve Abazaca) yayınların yer alması ve üniversitelerde Adıge-Abhaz Dili ve Edebiyatı bölümleri açılması konuları olduğu aktarıldı. Cumhurbaşkanı Gül ilgiyle dinledikten sonra, bu konuların da yazılı olarak sunulduğu dosyayı bizzat inceleyeceğini ve gerekli birimlerle konuyu değerlendireceklerini söyledi.




    Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Makamına Talep Dilekçesi


    TÜRKİYE CUMHURİYETİ CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMINA



    ÇANKAYA / ANKARA



    Sayın Cumhurbaşkanımız,



    Türkiye’de yaşayan altı milyonu aşkın Çerkesi temsil eden 56 Kafkas Derneğinin üst kurumu olan Kafkas Dernekleri Federasyonu olarak, değerli şahsınız ve temsil ettiğiniz yüce Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin en üst makamından taleplerimizi üç ana başlık altında toplamak istiyoruz:



    1- Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Abhazya’ya seyahat özgürlüğü:



    Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, 1996 yılı başına kadar Trabzon’dan, Abhazya’nın başkenti Sohum’a direk gemi seferleri ile seyahat edebiliyordu. Ancak 1995 Aralık ayında Bağımsız Devletler Topluğu’nun, Gürcistan’ın talebiyle, Abhazya’ya ekonomik ambargo uygulama kararı almasıyla birlikte, tarafı olmamamıza rağmen bu gemi seferleri Türkiye tarafından iptal edilmiştir.



    Rusya Federasyonu bu ambargoyu 2003 yılından itibaren fiilen kaldırmıştır. Aynı şekilde, Bağımsız Devletler Topluğu ülkelerinin neredeyse tamamı da bu ambargoyu fiilen uygulamamaktadırlar. Başta Rusya Federasyonu olmak üzere, bu ülkelerden her yıl milyonlarca turist Abhazya’ya doğrudan gidebilirken, ne yazık ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tarafı olmadığı halde bu anlamsız ambargoyu halen sürdürmekte olduğu için, Türkiye’den Abhazya’ya doğrudan gidilememektedir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, Türkiye’nin hukuki olarak ambargo uygulamadığı Abhazya’ya gidebilmek için, hukuki olarak ambargo uygulayan Rusya Federasyonu’ndan transit vize almak zorunda kalmışlardır. Günümüzde de ancak iki girişli transit vize alınarak, Rusya Federasyonu üzerinden Abhazya’ya gidilebilmektedir.



    Türkiye Cumhuriyeti Devleti kısa vadede Abhazya’nın bağımsızlığını tanımayabilir, ancak kendi vatandaşı olan milyonlarca Çerkesin, Abhazya’daki akrabalarıyla görüşebilmelerinin önündeki engelleri kaldırmalıdır. Zira bugüne kadar yapılan bu uygulamanın, hiçbir yönüyle Türkiye’ye yarar sağlamadığı da ortadadır. Türkiye’nin, komşusu Abhazya ile kendi arasına ördüğü bu yüksek duvar, onlara Rusya ile işbirliği dışında bir seçenek bırakmamıştır.



    Bu yanlıştan bir an önce dönülerek, 1996 öncesinde olduğu gibi Trabzon-Sohum, Samsun - Sohum gemi seferlerinin; aynı şekilde İstanbul - Sohum uçak seferlerinin acilen başlatılmasını yüce makamınızdan talep ediyoruz. Sağlanacak bu ulaşım özgürlüğünün, Türkiye’de yaşayan Çerkesleri mutlu edeceği gibi, genel olarak Türkiye’ye bölgede büyük bir prestij ve yarar sağlayacağına inancımız tamdır.







    2- Çerkes dili ve edebiyatı ile ilgili üniversitelerimizde bölümler açılması:



    Çerkes dilleri 58 ila 65 sesten oluşmaktadır. Bu kadar sesten oluşması, bu dillerin ve dolayısıyla kültürlerin ne kadar eski olduğunu göstermektedir. Zira bu nedenle öğrenilmesi zor dillerdendir. Dünya çapında filologlar, etnologlar, arkeologlar, tarihçiler bu eski dil ve kültürlerin yok olmaması, tarihlerinin aydınlatılması için olağanüstü çaba sarf etmektedirler.



    Dünyadaki tüm Çerkeslerin %80’inin yaşadığı Türkiye’de, ne yazık ki bu dil ve kültürleri inceleyerek öğretecek bölümler, bugüne kadar üniversitelerimizde açılmamıştır. Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nde, birçok ölü dile ait bölümler yer almakta, ancak bizim yaşayan dillerimizin bölümleri bulunmamaktadır.



    2002 yılında yasalaşan “Türk Vatandaşlarının Günlük Yaşamlarında Geleneksel Olarak Kullandıkları Dil ve Lehçelerin Öğrenilmesi” hakkındaki kanun gereği, anadilini öğrenmek ve okuyup yazmak isteyenlerin derneklerimize büyük talepleri olmuştur. Ancak açılan bu kurslarda, yönetmeliğin de öngördüğü gibi, Çerkes dillerini öğretebilecek formasyona sahip filoloji mezunu eğitici bulunamadığı için başarısız olunmuştur.



    Kafkas Dernekleri Federasyonu olarak, başlangıçta Ankara ve İstanbul’daki üniversitelerde Çerkes dillerinden Adıge-Abaza dili ve edebiyatı bölümlerinin açılmasını talep ediyoruz.







    3- TRT tarafından Çerkes dillerinde (Adıgece ve Abazaca) yayınların yapılması:



    Türkiye’de yaşayan altı milyonu aşkın Çerkes, siyasette, bürokraside, sanatta, sporda, kısacası hayatın her alanında onurla, gururla, layıkıyla temsil ettikleri, vatandaşı oldukları Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin radyo ve televizyonlarında kendi kültür ve dillerinde de yeteri kadar yayın yapılmasını hak ettiklerini düşünmektedirler.



    01 Ocak 2009 itibariyle TRT 6’nın “Çok Dilli Kanal” adı altında Kürtçe yayın yapmaya başladığını memnuniyetle görüyoruz. Benzer şekilde, TRT’nin radyo ve televizyonlarında Adıge ve Abaza dillerinde yayınlara başlamasını, yayınların herkesin izleyebileceği akşam saatlerinde olmasını ve bu programların hazırlanmasında Kafkas Dernekleri ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yapılmasını talep ediyoruz. Bunun yapılmasıyla TRT gerçek anlamda çok dilli yayın yapan bir kurum olacak, Türkiye’de kültürel zenginliğin ve toplumsal hoşgörünün artmasına katkıda bulunacaktır.



    Taleplerimizin yüce makamınızca en kısa sürede değerlendirilerek hayata geçirileceğine inancımızın tam olduğunu bildirir, saygılarımızı sunarız.



    Cihan Candemir






    [justify]
    samil06
    samil06
    ADMİN
    ADMİN


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 331
    Yaş : 39
    Nerden : ANKARA
    Sülale : SHİKUE
    Ruh Hali : ABDULLAH GÜL ÇANKAYA'NIN KAPILARINI ÇERKESLERE AÇTI Idaree11
    Kayıt tarihi : 02/06/08

    Kişi sayfası
    Deneyim:
    ABDULLAH GÜL ÇANKAYA'NIN KAPILARINI ÇERKESLERE AÇTI Img_left100/100ABDULLAH GÜL ÇANKAYA'NIN KAPILARINI ÇERKESLERE AÇTI Empty_bar_bleue  (100/100)
    Basari Puani:
    ABDULLAH GÜL ÇANKAYA'NIN KAPILARINI ÇERKESLERE AÇTI Img_left100/100ABDULLAH GÜL ÇANKAYA'NIN KAPILARINI ÇERKESLERE AÇTI Empty_bar_bleue  (100/100)

    ABDULLAH GÜL ÇANKAYA'NIN KAPILARINI ÇERKESLERE AÇTI Empty Geri: ABDULLAH GÜL ÇANKAYA'NIN KAPILARINI ÇERKESLERE AÇTI

    Mesaj tarafından samil06 Salı Ocak 06, 2009 12:53 pm

    Abhazya ve Güney Osetya Hakkında Bilgilendirme yazısı

    Çerkesler (Adıgeler ve Abazalar), anayurtları Kuzey Kafkasya’da yüzyıllarca bağımsız olarak yaşamışlardır. Ancak Çarlık Rusyası’nın 19. yüzyıl başlarında Güney Kafkasya’yı, aynı yüzyıl ortalarında da Kuzey Kafkasya’yı işgal ve ilhak etmesiyle, toplu olarak sürgüne tabi tutulmuş, tarihe “Büyük Çerkes Sürgünü” olarak geçen bu trajik süreçte Çerkeslerin %90’ından fazlası anayurtlarından çıkarılmış ve Balkanlardan Filistin’e kadar dönemin Osmanlı topraklarına yerleştirilmişlerdir. Balkanlara yerleştirilen Çerkeslerin de hemen hemen tamamı, 93 Harbi’nden sonra Çarlık Rusyası tarafından ikinci bir sürgün ile Anadolu’ya gönderilmişlerdir.



    Günümüzde dünyada yaşayan Çerkeslerin en büyük kesimi (yaklaşık % 80’i) Türkiye’de bulunmaktadır. Türkiye dışında Kafkasya’da (Rusya Federasyonu içerisindeki özerk cumhuriyetlerde, Abhazya’da, Güney Osetya’da), Ürdün’de, Suriye’de, İsrail’de ve Avrupa ülkelerinde çok sayıda Çerkes yaşamaktadır. Türkiye’de yaşayan Çerkesler, kurmuş oldukları dernekleri aracılığıyla özgün dil ve kültürlerini yaşatmaya çalışmaktadır. Bu derneklerin çoğunluğu bir araya gelerek Kafkas Dernekleri Federasyonu’nu (KAFFED) kurmuşlardır. KAFFED’in misyonu tarihi dil ve kültürümüzü yaşatmanın yanında, Türkiyemizin birliği bütünlüğü ile demokratik ve laik değerlerine sahip çıkarak, ülkemizin iç barışına katkıda bulunmaktır. Diğer taraftan Kuzey Kafkasya’da, Rusya Federasyonu içinde, Abhazya’da ve Güney Osetya’da yaşayan, ortak bir tarih ile ana dillerimizi paylaştığımız akraba ve kardeşlerimizle, kültürel, ekonomik ilişkilerimize barışçı temellerde devam etmek en büyük arzumuzdur. Bu ilişkilerimizde, vatandaşı olduğumuz ülkelerimizin dostluk ilişkilerine zarar vermemeye azami itinayı gösterdiğimiz konusunda kimsenin şüphesinin olmadığından eminiz.



    Son yıllarda Türkiye ve Kafkasya’da yaşanan bazı gelişmeler, hepimiz tarafından bazen sevinç, bazen de kaygı ile izlenmektedir. Bu gelişmelerin en önemlilerinden biri, 8 Ağustos’ta Gürcistan’ın saldırıları ile başlayan ve Abhazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlıklarının tanınması ile hızlanan süreçtir.



    Abhazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlıklarının Rusya Federasyonu ve Nikaragua tarafından tanınması, tüm dünyadaki Çerkeslerde olduğu gibi Türkiye’deki Çerkesler tarafından da büyük bir memnuniyet ile karşılanmıştır. Türkiye’de yaşayan Çerkesler ve KAFFED Türkiye’nin de benzer adımlar atmasını beklemektedir. Çünkü Kosova’da yaşanan gelişmeler ile Abhazya ve Güney Osetya’da yaşanan gelişmeler hemen hemen aynıdır. Ayrıca Türkiye, Abhazya ve Güney Osetya’ya çok güçlü tarihsel, kültürel ve akrabalık ilişkileri ile bağlıdır.



    Abhazlar ve Osetler, 1917’de Çarlık Rusyası’nın yıkılmasından sonra diğer tüm halklar gibi bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. Abhazya SSC, 1921 yılında bağımsız bir devlet olarak kurulmuş, fakat bu devlet 1931 yılında SSCB Anayasası değiştirilirken, Stalin tarafından Gürcistan’a bağlı bir “özerk cumhuriyet” statüsüne indirilmiştir. Osetya Stalin tarafından Kuzey ve Güney Osetya olarak ikiye bölünmüş, Güney Osetya Gürcistan’a bağlı bir “özerk bölge” olmuştur. SSCB’nin dağılmasından sonra, Gürcistan’ın ilk devlet başkanı Gamsahurdiya 1991’de Güney Osetya’ya saldırmış ve katliam yapmıştır. Gamsahurdiya’nın bir darbe ile yıkılmasından sonra yerine gelen Şevardnadze, benzer politikalar izleyerek 1992 yılında Abhazya’yı işgal etmiştir. Bu baskılar karşısında Güney Osetya ve Abhazya, işgalci Gürcü güçlerini ülkelerinden çıkararak bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir.



    Kendisi de bir darbe ile yıkılan Şevardnadze’nin yerine gelen Saakaşvili de maalesef aynı politikaları izlemiştir. 2008 Olimpiyatları’nın başlayacağı gece Saakaşvili’nin emri ile Gürcistan ordusu, Güney Osetya’nın başkenti Tshinval’i yoğun bir şekilde bombalayarak yeni bir katliam gerçekleştirmiştir. Gürcistan yönetimlerinin izledikleri saldırgan politikalar, bu iki halkın varlığının ancak bağımsızlık ile güvence altına alınabileceğini kanıtlamıştır. Bu nedenle Türkiye’de yaşayan Çerkesler, Türkiye’nin Kosova’da olduğu gibi etkin bir politika izlemesini ve Abhazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlıklarının tanınmasını büyük bir heyecanla beklemektedir. Türkiye Cumhuriyeti olarak, Kosova’da insan haklarını korumaya yönelik politikalar izlerken, Abhazya ve Güney Osetya’da tam tersini savunmak, bu halkların Türkiye’de yaşayan kardeş ve akrabaları olan bizler açısından anlaşılır değildir.



    Türkiye, Abhazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlıklarını kısa vadede tanımayabilir. Ancak, Türkiye’nin barış yönünde atacağı önemli adımlar da yok değildir. Nitekim, Türkiye tarafından son çatışmalardan sonra önerilen “Kafkasya İşbirliği ve İstikrar Platformu”, ulaşılması gereken çok önemli bir barış projesidir. Bölgede barış ve istikrarı sağlamaya yönelik bu ve benzeri barış projeleri, Türkiye’deki ve Kafkasya’daki tüm Çerkesler tarafından büyük bir memnuniyet ve şükran ile karşılanmaktadır.



    Kafkasya’da barış ve istikrarın tesis edilmesi, Türkiye için de siyasi ve ekonomik açıdan büyük bir önem taşımaktadır. Barış ve istikrarın temin edilmesi için, Türkiye’nin tüm ülkeler ile yakın siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkiler geliştirmesi gerekmektedir. Bu, aynı zamanda Kafkasya ve Türkiye’de yaşayan Çerkesler arasında da insani, kültürel ve ekonomik ilişkilerin gelişmesi ve güçlenmesine katkıda bulunacaktır. Bu doğrultuda, KAFFED olarak öneri ve beklentilerimizi aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz:



    1. Trabzon ve Sohum arasında 1996 yılına kadar düzenli olarak gemi seferleri düzenleniyordu. Ancak Türkiye, aslında taraf olmadığı Bağımsız Devletler Topluluğu’nun ambargo kararı ile gemi seferlerini tek yanlı olarak iptal etmiştir. Türkiye ile Abhazya arasında doğrudan gemi seferlerinin olmaması, hem Abhazya ve Türkiye’de yaşayan insanlar arasında akrabalık ilişkilerinin bile sürdürülmesini engellemekte, hem de Abhazya’da yatırım yapan girişimciler için çok büyük zorluklar yaratmaktadır. Bu durum aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının seyahat özgürlüğünü de engellemektedir. Bu nedenlerle Sohum-Trabzon ve Sohum-Samsun arasında yolcu ve yük gemi seferlerinin, Sohum-İstanbul arasında da uçak seferlerinin bir an önce başlatılması gerektiğine inanıyoruz.



    Türkiye’den Sohum’a başlatılacak gemi ve uçak seferleri gayrı insani bir uygulamayı ortadan kaldıracak, Türkiye’ye olan güveni artıracaktır. Diğer taraftan Türkiye’nin bölgedeki demografik ve ekonomik çıkarları korunmuş olacaktır. Bu yönde atılacak çok küçük bir adım, bölge açısından çok büyük sonuçlar doğuracaktır ve Türkiye’ye bölge barışının sağlanması yolunda atacağı adımlarda siyasi avantaj sağlayacaktır.



    2. 1993’den günümüze pek çok vatandaşımız, akrabalık veya iş ilişkileri nedeniyle Abhazya’ya yerleşmiştir. Abhazya’nın Rusya Federasyonu tarafından bağımsız bir devlet olarak tanınmasından sonra, iki ülke arasında ekonomik ve ticari ilişkilerde herhangi bir yasal sorun kalmamıştır. Bu durum, Türkiye’deki iş adamları açısından Abhazya’nın önemli bir yatırım potansiyeli kazanmasını sağlamıştır. Hem Abhazya’da yaşayan vatandaşlarımızın, hem de Abhazya ile ekonomik ve ticari ilişkileri geliştirecek iş adamlarının sorunlarını yerinde çözmek üzere, Abhazya’da bir temsilcilik açılması yararlı olacaktır.



    3. 1993 yılında Abhazya bağımsızlığını ilan ettiğinde, Devlet Başkanı V. Ardzınba ilk yurt dışı ziyaretini Türkiye’ye yapmış, fakat hiç bir resmi görüşme yapamadan ülkesine dönmüştür. Geçtiğimiz yıl Abhazya Devlet Başkanı Sergey Bagapş, gayri-resmi bir ziyaret için Türkiye’ye gelmek istemiş, fakat Dışişleri Bakanlığımızın isteği üzerine bu ziyaret iptal etmiştir. Türkiye ve Abhazya arasında hiç bir ilişkinin olmaması, Gürcistan yöneticilerinin maceracı politikalar izlemesini teşvik etmiştir. Bu nedenle Türkiye ve Abhazya arasında belirli düzeyde iletişim ve işbirliğinin gelişmesi, bölgede barış ve istikrarın korunmasına, dolayısıyla Türkiye’nin siyasi ve ekonomik açıdan güçlenmesine katklıda bulunacaktır.



    4. Gürcistan yönetimi, ülkedeki yoksulluğa ve yolsuzluğa aldırmaksızın son yıllarda çok büyük ölçüde silahlanmaya başlamıştır. Gürcistan, dünyada son beş yıl içerisinde silahlanma harcamalarını en hızlı artıran ülkeler arasındadır. Gürcistan’ın mevcut askeri yapısının Rusya’nın askeri gücü karşısında tamamen yetersiz olduğu, fakat bölgedeki diğer ülkelere karşı ciddi bir tehdit oluşturduğu, Ağustos ayında yaşanan kısa savaşta ortaya çıkmıştır. Bu nedenle bölgesel barış ve istikrar için, Türkiye’nin yeni çatışmaların engellenmesine yönelik aktif çabaları bekliyoruz ve Gürcistan’ın tekrar silahlanmasına katkıda bulunmamasının yararına inanıyoruz.




    Kafkasya’da geçtiğimiz aylarda yaşanan üzücü olaylara rağmen, bölgeyi daha iyi bir geleceğin beklediğine inanıyoruz. Barış ve istikrarın sağlanması ile birlikte, Kafkasya’da ekonomik ve kültürel gelişim hızlı bir şekilde sağlanabilecektir. Türkiye’nin bu yöndeki olumlu girişimleri, bu sürecin hızlanmasına önemli bir katkıda bulunacaktır.



    Kafkas Dernekleri Federasyonu

      Similar topics

      -

      Forum Saati Paz Kas. 10, 2024 12:52 am