BaBuGoY KöYü WeB SiTeSi

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
BaBuGoY KöYü WeB SiTeSi

BaBuGoY KöYü


    YEFHTALELERİN İLK TORUNU

    özlem
    özlem
    ÜYE
    ÜYE


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 152
    Yaş : 51
    Nerden : İSTANBUL
    Sülale : SHİKUE
    Ruh Hali : YEFHTALELERİN İLK TORUNU Iyi11
    Kayıt tarihi : 16/10/08

    Kişi sayfası
    Deneyim:
    YEFHTALELERİN İLK TORUNU Img_left0/0YEFHTALELERİN İLK TORUNU Empty_bar_bleue  (0/0)
    Basari Puani:
    YEFHTALELERİN İLK TORUNU Img_left0/0YEFHTALELERİN İLK TORUNU Empty_bar_bleue  (0/0)

    YEFHTALELERİN İLK TORUNU Empty YEFHTALELERİN İLK TORUNU

    Mesaj tarafından özlem Paz Ocak 11, 2009 12:14 pm

    YEFHTALELERİN İLK TORUNU...

    Sene 1950 ler… Yefhtalelerin ilk torunu, ilk kelimelerini konuşuyor… Tüm sülale evde… Nene,baba, anne , halalar , amcalar…. Mutlu olunması gerek iken başlar eğik… Yüzlerde utanç… Şaşkınlık, beklenmediklerin getirdiği kötü sürpriz in etkisi…

    Kocasının erken ölümünden sonra evin lideri Hatice nene ve sinirli… O sinirli olunca ağızlar kilitli… Sadece o konuşuyor… Evdekiler dinliyor… Cevap verebilene aşk olsun…

    Hatice nine âlime bir kadın… Köylü bir kadına göre oldukça ilim sahibi… Kadın olduğu halde sözü evinin duvarları dışında da geçiyor…

    Kötü sürprizin kendisi, çocuğun ilk kelimeleri… Çocuk beklide öpülüp, okşanmayı bekliyor… Ama Hatice ninenin yanında buna kimse cesaret edemiyor… Kim bilir beklide utanıyor…

    Hatice nine çocuğa kızamıyor… Âlime kadın bu olanın onun suçu olmadığını biliyor…

    Çocuk ilk kelimelerini sanki inadına tekrar ettikçe ediyor… Hatice Çerkesce olmayan bu ilk kelimeleri duydukça daha da sinirleniyor… Evin gelini yerin dibine girmek mümkün olsa girmek istiyor… Baba yüzünü yerden kaldıramıyor…

    Hatice nine olanlara anlam veremiyor… Kaçınılmaz sona bir kaçınma bulmak gerektiğini biliyor… Karar vermek istiyor… Düşünüyor… Düşünürken ilk kelimelerini ısrarla söyleyip etrafından sevgi gösterileri almayı uman çocuğa bakıyor…

    Âlime kadın biliyor atalarından öğrendiği gerçeği… “Dilsiz ulus ölüdür”… Ve farkında sahip olduğu mirasın ve ona yapılan vasiyetlerin…

    Kararına karşı çıkılamayacağını biliyor… Suçlu aramaktan vaz geçiyor… Ve her âlime kadının yaptığı gibi sessizce düşünüyor… Yapacağını değil yapacağını kimsenin kalbini kırmadan nasıl söyleyeceğini düşünüyor… Sahip olduğu otoriteyi bir diktatör gibi kullanmanın kendisine yakışmayacağını biliyor… Zaten çevresindekiler de ondan böyle bir şey beklemiyor….

    Hatice nine kararını açıklıyor… Başlar önde… Sözler daha söylenmeden kabul edilecek neredeyse…

    Yefhtalelerin ilk kelimeleri Çerkesce olmayan çocuğu anne ve babasının elinden alınıyor… tüm terbiyesini alime kadın nenesi Hatice nine üzerine alıyor…

    Başlar yerde tamam demek için bile kalkamıyor… Çünkü Yefhtalelerin ilk torunu hala Çerkesce olmayan dille konuşuyor…

    Âlime Hatice nine sadece çocuğa bakıyor… Ve düşüncelerini anlatıyor… Tam altı yaşına kadar çocuk nenesinin evinde kalacak… Onun tüm dini, kültürel bilgilerini aile içinde atalarının hayatına en yakın kişi nenesi yönetecek…

    Hatice nine torununa bakıyor… Adetlere katılmaya çalışan yeni yeni uygulamalara çocuğa baktıkça lanetler yağdırıyor… İçinden daha dün oyundan düğünden çıkıp evlenenlere çocuk emanet edersen bu olur diyor… Ve atalarından gördüğünü uygulamaya başlıyor…

    Ev dağlıyor… Karar konusunda tartışma kimsenin aklına bile gelmiyor… Hatice ninenin ilmine herkes güveniyor…

    Ve şimdilerde ellisini geçmiş o zamanların küçük bu zamanların büyük Yefhtale çocuğu şu cümleleri kullanıyor… “ben ilkokula kadar Çerkesce dışında bir dil bilmedim… Uzun süreden beri konuşmadığım halde Çerkesce kelimelerin birleşik olanlarını bile ayırabiliyorum… Nenem Elemtere den aşağısını bana ne zaman öğretti hatırlayamıyorum… Ama bildiğim bir şey şuan arkasında namaza durduğum birçok imam dahi benim gibi kurallarına göre okuyamıyor… Nenem bana bir kez vurmayı bırakın bağırmadı bile… Öğretmen olduğum halde bu işi nasıl yaptığını hala çözemiyorum…”

    Çerkeslerin kendilerine has bir eğitim sistemi vardı… Bu sistemin rektörü nenelerdi… Onlar çocuklarını küçük yaşlardan telkin yolu ile eğitirlerdi… Masallar, tekerlemeler… Eğlence için yapıldığı sanılsa da bunların hepsi birer telkin aracı idi… İmam Gazalinin çok meşhur bir sözü vardır… “küçük yaşta telkin almayan çocuk büyüdüğünden isyankâr bir şekilde söylenenlere kanıt ister” sanırım nenelerimiz bu gerçeği çoktan çözmüştü…

    Ve bizler sosyeteye uyduk… Çocuklarımızı nenelerinin eğitiminden aldık… Birkaç kitap okuyunca bir şeyler biliyoruz sandık… Sosyetenin adetlerini nenemizden üstün tuttuk…. Nenelerimiz ise sosyeteyi bilmiyorlardı… Bilseler diler sanırım çocuklarını ona karşıda eğitirlerdi…

    Rabbim bizlere dilinin, dininin, kültürünün bilincinde nesiller yetiştirebilecek aileler ver… Parçalarımızı birleştirmemizde bizlere yardım et… Hata yaparsak bizleri ıslah et…

    Amin…

    NOT: Yazıda anlatılan olay ve kişiler gerçektir…

    Tahsin Kılıç

      Forum Saati Paz Kas. 10, 2024 12:46 am